Telegram Web Link
"Yaşanılmış acılar; hüzünle def edilmez, aksine ona rıza göstermekle, hamd etmekle, sabretmekle, kadere iman etmekle ve: 'Allah dilediğini takdir etti' demekle def edilir."

İbni Kayyım Rahimehullah
👍1511
Enes b. Mâlik -radıyallahu anh- şöyle dedi: Bir bedevi Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e: "Kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu. Efendimiz: «Kıyamet için ne hazırladın?» buyurdu

-> Kıyametin ne zaman kopacağına değil, kıyamet gününe ne Hazırladığımıza bakmamız lazım
👍15
La Ubali
🔥62
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
اللهم صلى وسلم على نبينا محمد
16
NASIR EL-FAHD
İLMÎ RİSALELER📚
👍5
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Sudan! 💔

وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَارُۙ

Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak onları, gözlerin dehşetten fırlayacak gibi olduğu bir güne erteliyor.

(14/İbrahîm, 42)
😢20
😢17
Hangi şüphe insanı ırzını savunmaktan geri koyar? Kaç kınama insanı cennet yolundan alıkoyar? Hangi bahane evladı gözleri önünde parçalanan ana-babayı razı eder? Hangi mazeret hesabı çabuk olan'ın (ﷻ) azabından bizi muhafaza eder?

Ve ey kardeşim! Kaç cümle, kaç kitap seni ayağa kaldırmaya yeter?
😢19👍1
İlim Kavramı: İlim, hakkında kesin bir delilin olduğu her şeydir. Faydalı ilim ise Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den gelen hususlardır.

İlmin Üç Yolu Vardır: Ya göreceksin, ya duyacaksın, ya da düşüneceksin.
15🔥3👍2
TELWATE
تلاوة خاشعة
(قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللَّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ مَنْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُمْ بِهِ ۗ انْظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الْآيَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ)
[الأنعام:46]

De ki: “Hiç düşündünüz mü, Allah sizin işitme duyunuzu ve gözlerinizi yok etse, kalplerinizin üzerine de mühür vursa, onları size Allah’tan başka hangi ilâh geri verebilir?” Bak, biz âyetleri nasıl döndürüp türlü türlü açıklıyoruz, ama onlar hâlâ yüz çeviriyorlar!
13😢7
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bir adama kardeşini taşıyarak dağa çıkarması söylendi..
Yükün ağır mı senin için?

"Bu kuzu değil, bu benim kardeşim." dedi.

(O kuzu değil , benim kardeşim ) 🤍
😢105
ICTİHAD VE TAKLİT

(Ictihad )الإجتهاد : Hak ve doğruyu bulmak için kişinin bütun kimseler İçin gayretini ortaya koymasıdır. İctihad, buna güç yetiren kimseler için genel månada caizdir. Taklit ise buna güç yetiremeyen kimseler için genel månada câizdir. İctihada güç yetiren kimse, aciz kaldığı durumlarda birini taklit edebilir.

Bir şeyin fıkıh olabilmesi için bir müctehid tarafından ortaya konmuş olması gerekir. Birini taklit edenin ortaya koyduğu şeyler ise fıkıh olarak kabul edilmez.

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in getirdiği şeylerden kastedileni anlayan kimsenin başkasını taklit etmesi icma ile câiz değildir.

İctihad eden herkes mutlaka doğruyu bulmuştur. Zira ictihad eden herkes Allâhu Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Ancak hakikatte gerçek bir tanedir.

Müctehidin, sözlü ve fiili bütün hadisleri bilmesine gerek yoktur. Bunların genelini bilmesi yeterlidir.

İctihad, parçalanabilen ve kısımlara ayrılabilen bir makamdır. Halktan olan bir kimse bazı meselelerde ictihad etmeye güç yetirdiğinde o meselelerde ictihad edebilir.

Kınanan taklidi üç kısma ayırabiliriz:

1- Birinci Kısım: Hiçbir delile dayanmadan başkasının sözünü kabul etmek.

2- İkinci Kısım: Allah'ın ve Rasûlü'nün sözüne muhalefet eden birinin sözünü kabul etmek.

3- Üçüncü Kısım: Kişinin ictihad etmeye güç yetirmesine ve hiçbir şekilde ihtiyacı olmamasına rağmen başkasını taklit etmesi.

Müslümanlardan olan herhangi bir kimsenin Rasûlullah (sallalla Mau aleyhi ve sellem) in dışında herhangi bir şahsın mezhebini taklit etmesi gerekmez.

Bir kimsenin Allâhu Teâlânın ve Rasûlü'nün sözlerini kendi mezhebine göre yorumlamaya hakkı yoktur.

Insanlardan herhangi birinin sözü için delil istenir, yoksa o sözle delil getirilmez.

Bir mezhebin gerektirdiği şeyler o mezhebe dahil değildir.

İmam Ahmed bin Hanbel (rahimehullah)'ın tek başına söylediği ve kimsenin de kendisine bu hususta karşı çıkmadığı görüşler genellikle tercih edilen görüşlerdir. Ahmed bin Hanbel (rahimehullah)'ın mezhebinde zayıf bir görüşle karşılaşıldığında bilinmelidir ki mutlaka güçlü olan görüşe uygun bir görüşü de mutlaka vardır.

İmam Malik (rahimehullah)'ın "Alışveriş (Büyû) Hukuku" konusundaki kâideleri, diğer âlimlerin kâidelerinden daha güzeldir.

Her İmamın bazı meselelerdeki görüşleri diğer imamların görüşlerine tercih edilir.

Ben tartışılan birçok meseleye baktım ve sonunda gördüm ki doğru olan orta halli olan görüştür.

Yapılan işlerde ihtiyatlı olan görüşü tercih etmek akıllı kimseler arasında icmâ edilen bir husustur.

Şeriatın kurallarına göre ihtiyatı almak ne vâciptir, ne de haramdır.

İhtiyatlı davranmak sünnette geçen şey ortaya çıkmadığı zaman tercih edilir. Sünnette geçen şey ortaya çıktığı zaman sünnete tâbi olmak evlâdır

Bazı meseleler var ki o meselelerde bütün görüşlerin icmâ ettiği bir görüş bulunamaz. Bu durumda tek yol ihtilafın dışına çıkabilmek için ihtiyatlı olan görüşü tercih etmek olur.


NASIR EL-FAHD
İLMÎ RİSALELER📚
👍6
İNSANIN ASLİ KUSURU

Hiçbir insan Allâhu Teâlâʼya hakkıyla hamd edemez. Hiçbir insan Allâhu Teâlâya hakkıyla ibadet edemez. Buna güç yetirseler bile onları buna muvaffak kılan yine Allâhu Teâlâ olunca kul yine borçlu kalır. İşte bundan dolayı kul, ömrünün tamamını Allah'a ibadet ve itaat ederek geçirse yine de Allah'ın hakkını ödeyemez. Bu sebeple Allâhu Teâlâ kullarından güçlerinin yetmeyeceği bir şeyi istememiş,
az olan amellerinden razı olacağını beyan etmiştir.

Sahihayn'da geçen hadiste Ebû Hureyre (radıyallahu anh) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

لا يُدْخِلُ أَحَدًا الجَنَّةَ عَمَلُهُ» قَالُوا : وَلَا أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ : وَلا أَنَا، إِلَّا أَنْ يَتَغَمَّدَنِي اللَّهُ بِمَغْفِرَةٍ وَرَحْمَةٍ

"Hiç kimseyi ameli cennete girdirmez.' Bunun üzerine oradakiler: 'Seni de mi, ey Allah'ın Rasûlü!' dediler. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de: 'Evet, ben de; Allâhu Teâlâ'nın merhameti ve mağfiretiyle beni koruması müstesna.' diye cevap verdi."


Allâhu Teâlâ, kullarına hiç ihtiyacı olmamasına ve kullarının kendisine muhtaç olmasına rağmen son derece cömert davranmıştır.

Halbuki ibadetler insanın çok az bir vaktini alır. Onun dünyadaki ömrü de kısadır. Zira dünya hayatı âhiret ile kıyaslandığında bir göz açıp kapama zamanı kadardır. Ama Allâhu Teâlâ kullarının bu kısa ömürlerinde yaptıkları bu az ibadete hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir zihnin düşünemediği nimetler bahşeder. Onları, eni yer ve göğün eni kadar olan cennetlerde ağırlar. Hem de onlara ebedî bir ömür vererek. Öyle ki cennet ehli arasında en düşük mertebe sahibi adama -Sahih hadislerde geçtiği üzere- on dünya büyüklüğünde bir yer verilecektir.

NASIR EL-FAHD
İLMÎ RİSALELER📚
11👍2
AMELLERDEKİ KUSUR

Allâhu Teâlâ insana bazı farzları, bazı ibadetleri ve bazı sorumluluklarını yerine getirmeyi emretmiştir. Ama hiç kimse bunları Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den gördüğü gibi yapamaz. Ya buna güç yetiremediği için, ya bilmediği için, ya gâfil olduğu için ya da diğer herhangi bir sebepten ötürü. Bundan dolayı -az veya çok olsun fark etmez- kişinin amelinde mutlaka kusur vardır. Aynı şekilde kişi bazen gösteriş yaptığı için veya kibirlendiği için amelini boşa götürür veya ecrini azaltır.

İşte tüm bunlardan dolayı ibadetlerden sonra bu eksiklikleri telafi etmek adına istiğfarda bulunması tavsiye edilir. -Nitekim Sahihu Müslim'de yer alan hadiste Sevbân (radıyallahu anh) şöyle söylemiştir ; Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) namazını bitirdiğinde üç defa istiğfarda bulunurdu."

Allâhu Teâlâ da şöyle buyurmaktadır:

"Sonra insanların dalga dalga ilerlediği yerden siz de ilerleyin. Allah'tan bağışlanmanızı dileyin. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir."


Sahihayn'da geçen hadiste Abdullah bin Ömer (radıyallahu anhuma) şöyle söylemiştir:

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا قَفَلَ مِنْ حَجٌ أَوْ عُمْرَةٍ يَقُولُ : آيبُونَ تَائِبُونَ عَابِدُونَ سَاجِدُونَ، لِرَبِّنَا حَامِدُونَ

"Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hac veya umre ibadetinden sonra dönerken şöyle söylerdi: "Rabbimize yönelerek, O'na tövbe ederek, O'na ibadet ederek, O'na secde ederek ve O'na hamd ederek dönüyoruz."


“Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını, üçte birini ibadetle geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir grubun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette bilir. Gece ve gün. düzü belirleyen ancak Allah'tır. O, sizin (istenen) vakti tesbit edemeyeceğinizi bilmektedir. Bu yüzden de sizi bağışlamıştır. Artık Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde yol tepecek, diğerleri de Allah yolunda çarpışacaktır. O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı ödeyin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; işte bu daha iyidir ve mükafatı daha büyüktür. Allah'tan bağışlanmayı dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı çok esirgeyicidir." (Müzzemmil 20)”


-İlim ehli gece namazı bittikten sonra istiğfarda bulunulması gerektiğini söylediler.

Nitekim Peygamber de hayatını davetle, cihâdla ve istiğfarda bulunmakla geçirdi.

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) şöyle söylemiştir

"Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ölmeden önce sürekli şöyle söylüyordu: سُبْحَانَكَ وَبِحَمْدِكَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ "Allah'ım! Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Sana hamd olsun! Senden beni bağışlamanı istiyor ve sana tövbe ediyorum." (müslim)



NASIR EL-FAHD
İLMÎ RİSALELER📚
👍74😁1
BATINI GÜNAHLAR

Bunlar kalbin hastalıklarıdır. Kibir, kendini beğenmişlik, hased ve kin gibi. Bu hastalıklar kimi zaman o kadar büyür ki adeta bir dağ gibi olur. Bazen ise o kadar azdır ki bir zerre kadar olur. Kalpte bu hastalıklar illa ki vardır.

👉Bu hastalıkların tehlikesini şu maddelerle açıklayabiliriz:

▶️- Birinci Tehlike: Birçok insan bu günahlardan bihaber yaşa- maktadır. Hatta sâlih insanlarda da durum böyledir. Kul, bazen zâhirî hayatına bakar ve kendisinin şeriata sımsıkı sarılmış, zâhirî gü-nahlardan uzaklaşmış, takva sahibi bir kimse olarak görür. Halbuki kalbinde bu hastalıklardan vardır.

▶️- İkinci Tehlike: Bu hastalıklar, Allâhu Teâlâ tarafından alınmadığı sürece kalpte var olmaya devam eder. Zâhirî günahlar ise öyle değildir. Onlar bazen var olur, bazen olmaz.

▶️- Üçüncü Tehlike: Bunların tesiri bütün bedene sirayet eder. Sahihayn'da geçen ve Nu'mân bin Beşîr (🌹) tarafından rivayet edilen hadiste Rasûlullah () şöyle buyurmuştur:
"Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır ki, o düzelirse bütün beden düzelir, o bozulursa bütün beden bozulur. Dikkat edin! O, kalptir."


▶️- Dördüncü Tehlike: Bazı hastalıkların azı da çoktur, küçüğü de büyüktür; kibir örneğin. Sahîhu Müslim'de geçen ve Abdullah bin Mes'ud (🌹) tarafından rivayet edilen hadiste Rasûlullah () şöyle buyurmuştur:
لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ كِبْرٍ

"Kalbinde zerre miktarı kibir olan cennete giremez."


Buradan da anlıyoruz ki zerre miktarı kibir, büyük günahlardan biridir. Zira Allah Rasûlü () onun için büyük bir tehdit zikretmiştir.

▶️- Beşinci Tehlike: En tehlikelisi de budur. Kişi bu hastalığa sahip olduğunu bilmez. Çünkü zerre miktarı kibri anlayamaz. Başka hiçbir duygu ve hisse sahip olmasa bile anlayamaz. Kaldı ki bedeninde farklı farklı birçok duygu vardır. Bu kargaşa içerisinde sahip olduğu bu kötü hastalığı anlayamayabilir.

NASIR EL-FAHD
İLMÎ RİSALELER
📚
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
8
Sahihayn'da geçen ve Ebû Hureyre (🌹) tarafından rivayet edilen hadiste Rasûlullah () şöyle buyurmuştur

إِنَّ العَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ، لَا يُلْقِي لَهَا بَالًا، يَهْوِي بِهَا فِي جَهَنَّمَ

"Kul, Allah'ın hoşuna gitmeyen bir söz söyler ve çok önemsemez. Ama bu söylediği söz sebebiyle Allâhu Teâlâ onu cehenneme atar."
Buhari, 6478; Müslim, 2988.🔺🔺


Burada geçen "Çok önemsemez (لاَ يُلْقِي لَهَا بَالًا)" İfadesine dikkat çekmemiz gerekir. Zira burası işin ne kadar tehlikeli ve riskli olduğunu ortaya koymak için yeterlidir. Herkesin şu soruya yanıt vermesi gerekir: "Bir gaflet anımızda veya şaka yaparken veya sinirliyken veya diğer herhangi bir anda böyle bir sözü düşünmeden söylemediğimizin bir garantisi var mı?" Allâhu Teâlâ'dan niyazımız; öfkeleneceği şeylerden bizi uzak tutması ve azalarımızı O'na isyan etmekten korumasıdır.
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
10
"Allah'ım! İşlerimdeki hatalarımı, cehaletimi ve israfımı bağışla! Allah'ım! Ciddi iken işlediğim günahları, şakalaşırken işlediğim günahları, hata ile işlediğim günahları ve bilerek işlediğim günahları bağışla! Bunların hepsi benim hatam ve kusurumdur. Allah'ım! Benim geçmişte işlediğim günahları, gelecekte işlediğim günahları, gizli hallerde işlediğim günahları, alenî olarak işlediğim günahları ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla! Sen öne geçirensin! Sen (dilediğini) geride
bırakacak olansın! Sen her şeye güç yetirirsin!"

Bunu da Ebû Musâ (🌹) nakletmiştir. Sahîh-i Buhârî'de geçmektedir.🔺🔺


Allahumme Amin
🤲
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
185
2025/07/09 23:41:17
Back to Top
HTML Embed Code: