تلاوة خاشعة مبكية للشيخ رعد الكردي من سورة طه 1440
m.youtube.com
"مَنْ عَظَّمَ صِغَارَ الْمَصَائِبِ اِبْتَلَاهُ اللهُ بِكِبَارِهَا"
(علي بن ابي طالب رضي الله عنه)
"Küçük musibetleri büyüten kişiyi Allah, büyük musibetler ile imtihan eder."
Ali (radıyallahuanh)
(علي بن ابي طالب رضي الله عنه)
"Küçük musibetleri büyüten kişiyi Allah, büyük musibetler ile imtihan eder."
Ali (radıyallahuanh)
Audio
WwW.alKabbah.CoM
Ey şehit, ah temiz kan
Cennetteki ruh için bir bayram gününün müjdesini veriyorum..
Huriler seni bekliyor
Ve nurlu melekler...
.
Öyleyse iyi bir evle mutlu ol
Cennetteki ruh için bir bayram gününün müjdesini veriyorum..
Huriler seni bekliyor
Ve nurlu melekler...
.
Öyleyse iyi bir evle mutlu ol
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Alınlarından zilleti hiçbir şey silmez mermi yağmurlarında başka...
Forwarded from NABAWİ
Soru: Maliki mezhebinden olan bir kişi, zaruret durumunda bazı fer'î meselelerde İmam Şafii'nin, Ahmed b.Hanbel'in veya Ebu Hanife'nin görüşünü alabilir mi? Mesela zaruret anında çoraplar üzerine mesh yapabilir mi? Malumunuz olduğu üzere Malikiler çoraplar üzerine meshin caiz olmadığı görüşündedirler.
Cevap: Öncelikle bilmeni isterim ki biz, insanların taklit etmelerini istemiyoruz. Çünkü taklit, ilim değildir. Taklit sadece cahil kimselerin yaptığı bir şeydir.
İmam İbn Abdilber (rahimehullah) "Mukallidin hiçbir bilgisi yoktur ve bu hususta ihtilaf edilmemiştir" demiştir.
Allame İbn Kayyim (rahimehullah) ise "Taklitin ilim olmadığı hususunda ilim ehlinin ittifakı vardır" demiştir.
İmam Şevkânî (rahimehullah) der ki:
"Dört mezhep imamının taklitin yasak ve sakıncalı olduğuna dair delillerini "Taklit Konusunda Faydalı Sözler" isimli makalemde belirttim. Bu konuyu fazla uzatmak istemiyorum. Taklitin yasaklanmasının icmayla olmasa bile ittifak ile olduğunu bilmelisin."
İnsanları taklit hususunda teşvik etmediğimiz gibi ictihad etmeleri hususunda da zorlamayız. Çünkü biz, insanları tabi olmaya davet ediyoruz.
Taklit ile tabi olma arasındaki fark şudur: Tabi olmak, alimin delilini bilerek ona tabi olmaktır. Taklit ise alimin delilinden habersiz bir şekilde sadece alimin görüşünü almaktır.
İmam İbn Abdilber (rahimehullah) dedi ki: "Tabi olma, söyleyen kimsenin sözünün üstün ve sağlıklı olduğunu bilerek almaktır. Taklit ise alim sözünün gelişini, manasını bilmeden onun sözlerini söylemendir."
İmam İbn Huveyz Mendad el-Malikî (rahimehullah) dedi ki: "İslam'da tâbi olmaya müsaade edilmiş, taklit ise yasaklanmıştır."
Sonuç olarak sorunuzda bahsettiğiniz kişiyi engelleyecek bir durum görmüyoruz. Çorap üzerine mesh yapılabileceği görüşünü zaruret halinde ya da zaruret olmaksızın kabul etmesi caizdir. Çünkü deliller bunun caiz olduğunu gösteriyor.
Sevban (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir: "Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir seriyye (askerî birlik) göndermişti. Şiddetli bir soğuğa tutuldular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına döndükleri zaman O'na soğuktan şikâyette bulundular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) de onlara sarıklarının ve ayakkabılarının üzerlerine mesh etmelerini emretti." [6]
İmam İbn Esir "En-Nihaye fi Garibu'l Hadis" adlı eserinde dedi ki: "Hadiste geçen "el-Asaib" sarıklardır. Çünkü başa o sarılır. "Tesahîyn" ise ayağa giyilen mest, çorap ve benzerleridir."
Muğire b. Şûbe'den rivayet edildiğine göre "Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı, çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti."
Ebu Musa el-Eşarî (Radiyallahu Anh)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı. Daha sonra çoraplarına ve pabuçlarına mesh etti.
İmam Ebu Davud (rahimehullah) Süneninde şöyle demiştir:
"Ali b. Ebi Talib, İbn Mesud, Bera b. Azib, Enes b. Malik, Ebu Umame, Sehl b. Said, Amr b. Haris, aynı şekilde Ömer b. Hattab ve İbn Abbas (Radıyallahu Anhum) çoraplar üzerine mesh etmişlerdir."
İbn Seyyid en-Nas "Tirmizi Şerhinde" Abdullah b. Ömer ve Said b. Ebi Vakkas'ı da ilave etmiştir. El-İkna şerhinde ise Ammar, Bilal ve İbni Ebi Evfa da ilave edilmiştir.
Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) der ki: "Bir kimse hangi mezhepten olursa olsun diğer mezhebin görüşünü daha kuvvetli görüyorsa onu alsın. Böyle yapmakla güzel bir şey yapmış olur. Bu, dini yaralamaz, dine zarar vermez ve dini baltalamaz. Hiç şüphesiz adaleti de sarsmaz. Bilakis bu hakka daha uygun, Allah ve Rasulü'ne göre de sevimlidir."
Allahu âlem.
Cevap: Öncelikle bilmeni isterim ki biz, insanların taklit etmelerini istemiyoruz. Çünkü taklit, ilim değildir. Taklit sadece cahil kimselerin yaptığı bir şeydir.
İmam İbn Abdilber (rahimehullah) "Mukallidin hiçbir bilgisi yoktur ve bu hususta ihtilaf edilmemiştir" demiştir.
Allame İbn Kayyim (rahimehullah) ise "Taklitin ilim olmadığı hususunda ilim ehlinin ittifakı vardır" demiştir.
İmam Şevkânî (rahimehullah) der ki:
"Dört mezhep imamının taklitin yasak ve sakıncalı olduğuna dair delillerini "Taklit Konusunda Faydalı Sözler" isimli makalemde belirttim. Bu konuyu fazla uzatmak istemiyorum. Taklitin yasaklanmasının icmayla olmasa bile ittifak ile olduğunu bilmelisin."
İnsanları taklit hususunda teşvik etmediğimiz gibi ictihad etmeleri hususunda da zorlamayız. Çünkü biz, insanları tabi olmaya davet ediyoruz.
Taklit ile tabi olma arasındaki fark şudur: Tabi olmak, alimin delilini bilerek ona tabi olmaktır. Taklit ise alimin delilinden habersiz bir şekilde sadece alimin görüşünü almaktır.
İmam İbn Abdilber (rahimehullah) dedi ki: "Tabi olma, söyleyen kimsenin sözünün üstün ve sağlıklı olduğunu bilerek almaktır. Taklit ise alim sözünün gelişini, manasını bilmeden onun sözlerini söylemendir."
İmam İbn Huveyz Mendad el-Malikî (rahimehullah) dedi ki: "İslam'da tâbi olmaya müsaade edilmiş, taklit ise yasaklanmıştır."
Sonuç olarak sorunuzda bahsettiğiniz kişiyi engelleyecek bir durum görmüyoruz. Çorap üzerine mesh yapılabileceği görüşünü zaruret halinde ya da zaruret olmaksızın kabul etmesi caizdir. Çünkü deliller bunun caiz olduğunu gösteriyor.
Sevban (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir: "Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir seriyye (askerî birlik) göndermişti. Şiddetli bir soğuğa tutuldular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına döndükleri zaman O'na soğuktan şikâyette bulundular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve sellem) de onlara sarıklarının ve ayakkabılarının üzerlerine mesh etmelerini emretti." [6]
İmam İbn Esir "En-Nihaye fi Garibu'l Hadis" adlı eserinde dedi ki: "Hadiste geçen "el-Asaib" sarıklardır. Çünkü başa o sarılır. "Tesahîyn" ise ayağa giyilen mest, çorap ve benzerleridir."
Muğire b. Şûbe'den rivayet edildiğine göre "Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı, çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti."
Ebu Musa el-Eşarî (Radiyallahu Anh)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) abdest aldı. Daha sonra çoraplarına ve pabuçlarına mesh etti.
İmam Ebu Davud (rahimehullah) Süneninde şöyle demiştir:
"Ali b. Ebi Talib, İbn Mesud, Bera b. Azib, Enes b. Malik, Ebu Umame, Sehl b. Said, Amr b. Haris, aynı şekilde Ömer b. Hattab ve İbn Abbas (Radıyallahu Anhum) çoraplar üzerine mesh etmişlerdir."
İbn Seyyid en-Nas "Tirmizi Şerhinde" Abdullah b. Ömer ve Said b. Ebi Vakkas'ı da ilave etmiştir. El-İkna şerhinde ise Ammar, Bilal ve İbni Ebi Evfa da ilave edilmiştir.
Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) der ki: "Bir kimse hangi mezhepten olursa olsun diğer mezhebin görüşünü daha kuvvetli görüyorsa onu alsın. Böyle yapmakla güzel bir şey yapmış olur. Bu, dini yaralamaz, dine zarar vermez ve dini baltalamaz. Hiç şüphesiz adaleti de sarsmaz. Bilakis bu hakka daha uygun, Allah ve Rasulü'ne göre de sevimlidir."
Allahu âlem.
Allah’dan kork...
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَتَّقُوا اللّٰهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ
Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız (küfür ve kötülüklerden sakınıp iyiliklere yapışırsanız, haram ve haksızlıklardan kaçınıp hayırlara çalışırsanız) O size (Hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan, yararlıyı zararlıdan, mü’mini münafıktan ayıran) furkan (feraset nuru ve hidayet şuuru) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü büyük fazilet sahibi (olan) Allah’tır.
Enfal 29.
Ey iman edenler! Allah’tan korkun (küfür ve kötülükten çekinin) ve O’nun Elçisine iman (ve Peygamberin sünnetine ittiba) edin ki, size Kendi rahmetinden (dünyada zafer ve izzet, ahirette ise cennet ve rü’yet olarak) iki pay (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz (böylece Hakka ve hayra erişeceğiniz) bir nur (akıl, feraset ve dirayet) versin ve size mağfiret etsin. Allah çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir.
Hadid 28.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَتَّقُوا اللّٰهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ
Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız (küfür ve kötülüklerden sakınıp iyiliklere yapışırsanız, haram ve haksızlıklardan kaçınıp hayırlara çalışırsanız) O size (Hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan, yararlıyı zararlıdan, mü’mini münafıktan ayıran) furkan (feraset nuru ve hidayet şuuru) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü büyük fazilet sahibi (olan) Allah’tır.
Enfal 29.
Ey iman edenler! Allah’tan korkun (küfür ve kötülükten çekinin) ve O’nun Elçisine iman (ve Peygamberin sünnetine ittiba) edin ki, size Kendi rahmetinden (dünyada zafer ve izzet, ahirette ise cennet ve rü’yet olarak) iki pay (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz (böylece Hakka ve hayra erişeceğiniz) bir nur (akıl, feraset ve dirayet) versin ve size mağfiret etsin. Allah çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir.
Hadid 28.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Onlar tevhidin aslanlarıdır..
Sosyal Medyadaki Müslüman Kadınlara Üç Önemli Tavsiye.pdf
497.9 KB
Sosyal Medyadaki Müslümanlara Üç Önemli Tavsiye | Leyla Hamdan
« Allah Müslüman erkekleri ve Müslüman kadınları, fitnelerin gizlisinden de açığından da korusun. »
« Allah Müslüman erkekleri ve Müslüman kadınları, fitnelerin gizlisinden de açığından da korusun. »
﴿ما يَفعَلُ اللَّهُ بِعَذابِكُم إِن شَكَرتُم وَآمَنتُم وَكانَ اللَّهُ شاكِرًا عَليمًا﴾
[النساء: ١٤٧]
«Eğer şükreder ve îmân ederseniz, Allah size niye azâb etsin ki?
Allah, şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir.»
Nisâ: 147
[النساء: ١٤٧]
«Eğer şükreder ve îmân ederseniz, Allah size niye azâb etsin ki?
Allah, şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir.»
Nisâ: 147
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُمْ بِا۪يمَانٍ اَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَٓا اَلَتْنَاهُمْ مِنْ عَمَلِهِمْ مِنْ شَيْءٍۜ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَه۪ينٌ
İman edenler ve nesillerinden bu iman (ve istikamet) üzere kendilerini izleyenler (var ya); Biz onları da (iman ve itaat ehlinin mü’min zürriyetlerini de, aynı nimet ve faziletlere ulaştıracağız, cennete onları da kavuşturup) kendilerine katacağız. (Ama Biz) Onların amellerinden de hiçbir şey eksiltmiş olmayacağız. Herkes kendi (ahiret) kazancı karşılığı (kurtulmak üzere, ipotekli kefil misali) rehin (alınmış) konumundadır.
Tur 21
İman edenler ve nesillerinden bu iman (ve istikamet) üzere kendilerini izleyenler (var ya); Biz onları da (iman ve itaat ehlinin mü’min zürriyetlerini de, aynı nimet ve faziletlere ulaştıracağız, cennete onları da kavuşturup) kendilerine katacağız. (Ama Biz) Onların amellerinden de hiçbir şey eksiltmiş olmayacağız. Herkes kendi (ahiret) kazancı karşılığı (kurtulmak üzere, ipotekli kefil misali) rehin (alınmış) konumundadır.
Tur 21