Forwarded from NABAWİ
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
نارهم جنة
ولا عزاء لنا إلا ما نعلم من نعيم ما وعد ربنا؛ فما هي إلا كمسّ القرصة وتصعد الأرواح إلى باريها وهي ضاحكة مستبشرة تتمنى بعدها أن تعود وتقتل مرات ومرات في سبيل الله.
Onların ateşi cennettir
Rabbimizin vaat ettiği mutluluktan bildiklerimizden başka bize bir teselli yoktur. Bir tutam dokunuşundan başka bir şey değildir ve ruhlar, gülerek ve sevinerek rablerine yükselirler, ardından geri dönüp Allah rızası için tekrar tekrar öldürmeyi isterler.
وَنَادٰٓى اَصْحَابُ الْجَنَّةِ اَصْحَابَ النَّارِ اَنْ قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقاًّ فَهَلْ وَجَدْتُمْ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقاًّؕ قَالُوا نَعَمْۚ فَاَذَّنَ مُؤَذِّنٌ بَيْنَهُمْ اَنْ لَعْنَةُ اللّٰهِ عَلَى الظَّالِمٖينَۙ ﴿٤٤﴾
Cennet ehli cehennem ehline, “Biz rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk; siz de rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenir. “Evet!” derler. Ve aralarından bir duyurucu, “Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun!” diye bağırır.
_اللهم أكرمنا بشهادة فما عادت الدنيا تطاق.
Allah'ım, bizi şehitlikle şereflendir, çünkü dünya artık çekilir gibi değil.🤲
ولا عزاء لنا إلا ما نعلم من نعيم ما وعد ربنا؛ فما هي إلا كمسّ القرصة وتصعد الأرواح إلى باريها وهي ضاحكة مستبشرة تتمنى بعدها أن تعود وتقتل مرات ومرات في سبيل الله.
Onların ateşi cennettir
Rabbimizin vaat ettiği mutluluktan bildiklerimizden başka bize bir teselli yoktur. Bir tutam dokunuşundan başka bir şey değildir ve ruhlar, gülerek ve sevinerek rablerine yükselirler, ardından geri dönüp Allah rızası için tekrar tekrar öldürmeyi isterler.
وَنَادٰٓى اَصْحَابُ الْجَنَّةِ اَصْحَابَ النَّارِ اَنْ قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقاًّ فَهَلْ وَجَدْتُمْ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقاًّؕ قَالُوا نَعَمْۚ فَاَذَّنَ مُؤَذِّنٌ بَيْنَهُمْ اَنْ لَعْنَةُ اللّٰهِ عَلَى الظَّالِمٖينَۙ ﴿٤٤﴾
Cennet ehli cehennem ehline, “Biz rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk; siz de rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenir. “Evet!” derler. Ve aralarından bir duyurucu, “Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olsun!” diye bağırır.
_اللهم أكرمنا بشهادة فما عادت الدنيا تطاق.
Allah'ım, bizi şehitlikle şereflendir, çünkü dünya artık çekilir gibi değil.
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
تلاوة مؤثرة حزينة لإمام الحرم الشيخ صالح آل طالب 1433هـ
Vallahi seni görmeden sevdik ...
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ
اللهم صلى وسلم على نبينا محمد
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ
اللهم صلى وسلم على نبينا محمد
Soru:Gizli nikah caizmi...
CEVAP...
bir nikahın sahih olması için şu şartlara ihtiyaç duyar:
1.Kadının velisinin izni olması.
Kadının nikaha razı olması
Mehir. (Ya nikahta bahsedilir yada susulur ona “Mehrülmisl” emsaline ödenen mehir kadar kadına ödenir)
2.Şahitlerin olması (İki şahit) veya nikahın ilan edilmesi.
Bu şartlardan biri gerçekleşmezse nikah batıl olur.
3.Evlenecek bayanın velisinin izni şarttır. Müslüman ise erkeklerden babası yoksa dedesi yoksa oğulları yoksa torunları yoksa kardeşleri yoksa yeğenleri yoksa amcaları yoksa amca çocukları onlarda yoksa halife veya onun konumunda olan yetkili kimsedir..
Bu gizli nikah, velisinin haberi yapılmadan kıyılmışsa cumhura göre nikahı batıldır. Aralarını ayırmak gerekir. Bu konuda Ebu Musa El’eşari (radiyallahu anh) rivayet etti; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
1.“Velisiz nikah yoktur!” (Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
Aişe validemiz (radiyallahu anha)’nın rivayet ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Hangi kadın velisinin izni olmadan nikah kıyarsa nikahı batıldır! nikahı batıldır! nikahı batıldır! Ondan faydalanması sebebiyle mehiri onadır (kadınadır). İhtilaf ederlerse Sultan velisi olmayanın velisidir.” (Ebu Davud, Tirmizi, İbni mace, Ahmed)
Hanefi mezhebi veli iznini şart koşmamıştır. Ancak bu konuda görüşleri sahih değildir. Cumhurun görüşü doğrudur. (Allah-u A’lem)
Nikahın ilanı meselesine gelince Cumhur ilanı müstehap saymış gizli tutulmasını mekruh görmüşlerdir. Bazı alimlere göre ise ilan farzdır.
Maliki mezhebi, İmam Zühri ve Hanbeli mezhebinden imam Ebu Bekir Bin Abdülaziz’e göre ilan şarttır. İlan edilmemiş nikah iptal edilir! İkisinin arası ayırt edilir! demişlerdir.
Buna binaen gizli nikah yapmak haramdır. Hiçbir muteber alim bahsettiğin böyle bir nikaha cevaz vermemiştir. Gizli nikahın Hanefi mezhebinde caizliği iddiası meselesine gelince, bu söz Hanefi mezhebine iftira sayılmaktadır.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: “Nikahı ilan ediniz!” (Ahmed, Hakim sahih demiştir.)
Gizli nikahlar birçok fesada yol açar:
Kadının nafaka, ev ve elbise gibi ihtiyaçları karşılanmamış olur. Halbuki evlilikte bu hakları vardır.
Nikah gizli yapılırsa insanların zina ve haram yaşantıdan şüphelenmelerine sebebiyet verir. Müslümanın onuru zedelenir. Toplumda haram ilişkilerin yayılmasına katkı sağlar.
Nikah ilan edilirse belki gizli kalmış şöyle bir durum açığa çıkar: Bir kadın gelir ve derki: “Bu nikahlanan iki adayı küçükken emzirmiştim. Bunlar süt kardeştirler!” Böyle olursa nikah iptal olur.
Nikah ilanında iki eşin ve çocuklarının hakları korunmuş olur. Ölüm boşanma vs hallerde miras, mehir, nafaka gibi durumlarda kayıp, inkar, mahrum etme gibi olumsuzlukların önü kapatılır.
Kızın ve ailesinin namusu korunmuş olur. Aksi durum yani gizli nikahlarda hamilelik zuhur edecek olursa zina zannedilebilir veya çocuğu aldırarak masum cana kıyılabilir.
Birçok mahzur durumlar terettüp edebileceği için Müslümanlar kesinlikle bu kötü işlere bulaşmamalılar. En doğrusunu bilen Allah-u Teâlâ’dır.
Allah’a hamd ve Rasûlü Muhammed’e salât ve selam olsun. Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.
CEVAP...
bir nikahın sahih olması için şu şartlara ihtiyaç duyar:
1.Kadının velisinin izni olması.
Kadının nikaha razı olması
Mehir. (Ya nikahta bahsedilir yada susulur ona “Mehrülmisl” emsaline ödenen mehir kadar kadına ödenir)
2.Şahitlerin olması (İki şahit) veya nikahın ilan edilmesi.
Bu şartlardan biri gerçekleşmezse nikah batıl olur.
3.Evlenecek bayanın velisinin izni şarttır. Müslüman ise erkeklerden babası yoksa dedesi yoksa oğulları yoksa torunları yoksa kardeşleri yoksa yeğenleri yoksa amcaları yoksa amca çocukları onlarda yoksa halife veya onun konumunda olan yetkili kimsedir..
Bu gizli nikah, velisinin haberi yapılmadan kıyılmışsa cumhura göre nikahı batıldır. Aralarını ayırmak gerekir. Bu konuda Ebu Musa El’eşari (radiyallahu anh) rivayet etti; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
1.“Velisiz nikah yoktur!” (Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
Aişe validemiz (radiyallahu anha)’nın rivayet ettiği hadiste Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Hangi kadın velisinin izni olmadan nikah kıyarsa nikahı batıldır! nikahı batıldır! nikahı batıldır! Ondan faydalanması sebebiyle mehiri onadır (kadınadır). İhtilaf ederlerse Sultan velisi olmayanın velisidir.” (Ebu Davud, Tirmizi, İbni mace, Ahmed)
Hanefi mezhebi veli iznini şart koşmamıştır. Ancak bu konuda görüşleri sahih değildir. Cumhurun görüşü doğrudur. (Allah-u A’lem)
Nikahın ilanı meselesine gelince Cumhur ilanı müstehap saymış gizli tutulmasını mekruh görmüşlerdir. Bazı alimlere göre ise ilan farzdır.
Maliki mezhebi, İmam Zühri ve Hanbeli mezhebinden imam Ebu Bekir Bin Abdülaziz’e göre ilan şarttır. İlan edilmemiş nikah iptal edilir! İkisinin arası ayırt edilir! demişlerdir.
Buna binaen gizli nikah yapmak haramdır. Hiçbir muteber alim bahsettiğin böyle bir nikaha cevaz vermemiştir. Gizli nikahın Hanefi mezhebinde caizliği iddiası meselesine gelince, bu söz Hanefi mezhebine iftira sayılmaktadır.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: “Nikahı ilan ediniz!” (Ahmed, Hakim sahih demiştir.)
Gizli nikahlar birçok fesada yol açar:
Kadının nafaka, ev ve elbise gibi ihtiyaçları karşılanmamış olur. Halbuki evlilikte bu hakları vardır.
Nikah gizli yapılırsa insanların zina ve haram yaşantıdan şüphelenmelerine sebebiyet verir. Müslümanın onuru zedelenir. Toplumda haram ilişkilerin yayılmasına katkı sağlar.
Nikah ilan edilirse belki gizli kalmış şöyle bir durum açığa çıkar: Bir kadın gelir ve derki: “Bu nikahlanan iki adayı küçükken emzirmiştim. Bunlar süt kardeştirler!” Böyle olursa nikah iptal olur.
Nikah ilanında iki eşin ve çocuklarının hakları korunmuş olur. Ölüm boşanma vs hallerde miras, mehir, nafaka gibi durumlarda kayıp, inkar, mahrum etme gibi olumsuzlukların önü kapatılır.
Kızın ve ailesinin namusu korunmuş olur. Aksi durum yani gizli nikahlarda hamilelik zuhur edecek olursa zina zannedilebilir veya çocuğu aldırarak masum cana kıyılabilir.
Birçok mahzur durumlar terettüp edebileceği için Müslümanlar kesinlikle bu kötü işlere bulaşmamalılar. En doğrusunu bilen Allah-u Teâlâ’dır.
Allah’a hamd ve Rasûlü Muhammed’e salât ve selam olsun. Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.
Forwarded from NABAWİ
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Adamlar gittiler ve ben ümmetimin adamlarının eserini /durumunu görmemekteyim.
Yakında babalarımızın şerefini geri döndürecegiz...
Yakında babalarımızın şerefini geri döndürecegiz...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
İnsanın yüreği savaş yeri gibi yanıyorsa, eğlenmeyi ne etsin."
İbn Hazm
İbn Hazm
فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ اَضَاعُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّاۙ
Nihayet, bunların ardından hayırsız bir nesil geldi ki, bunlar namazı terkettiler. Nefislerinin arzularına uydular, haramların peşine düştüler. Bu yüzden ilerde, hak yoldan sapmalarının cezasını çekecekler.
Meryem 59
Nihayet, bunların ardından hayırsız bir nesil geldi ki, bunlar namazı terkettiler. Nefislerinin arzularına uydular, haramların peşine düştüler. Bu yüzden ilerde, hak yoldan sapmalarının cezasını çekecekler.
Meryem 59
Peygamber Efendimiz (❕ ) de şöyle buyurmuştur "Kim ahirete önem verirse Allah Teâlâ zenginliği o kişinin kalbinde var eder onun dağınık işlerini birleştirir ve dünya istemeden kendiliğinden onun ayağına gelir. Kim de dünyaya daha fazla önem verirse, Allah Teâlâ fakirliği onun gözlerine yerleştirir, işlerini dağıtır, dünyalık şeylerden de ancak kendisi için takdir edilenler ona gelir. "
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
Målik b. Dinâr şöyle derdi: “Kim dünya ile evlenmek isterse dunya ondan mehir olarak dininin tamamını ister. Dininden başka bir şeyin mehir olarak verilmesine razı olmaz."
Ali 🌹 da şöyle demiştir. "Ahiret yönünü bize çevirmiş geliyor. Dunya ise sırtını bize dönmüş gidiyor. Öyleyse ahiretin çocukları olun! Dünyanın çocukları olmayın! Bugün amel günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel yoktur."
Please open Telegram to view this post
VIEW IN TELEGRAM
Soru: Uçakta yolculuk yapıyorken namaz vakti girerse uçakta namaz kılmamız câiz midir?
Cevap: Uçak havada uçarken, namaz vakti girer ve herhangi bir havaalanına inmeden namazın vaktinin geçeceğinden endişe ediliyorsa, âlimler namazın ruku', secde ve kıbleye yönelme hallerinden güç yetirildiği kadarıyla vaktinde kılınmasının farz olduğunda icmâ' etmişlerdir. Çünkü Yüce Allah: "O hâlde gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten korunup sakının." (et-Teğabun, 16) buyurmaktadır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Size herhangi bir hususu emrettiğim takdirde onu gücünüz yettiği kadarıyla yerine getirin..." buyurmaktadır.
Eğer vakit çıkmadan uçağın ineceğini ve namazını kılmaya yetecek kadar bir sürenin kalacağını biliyorsa ya da namaz öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı birlikte cem' olunabilecek namazlardan ise ve ikincisinin vakti çıkmadan önce namazlarını edâ edecek kadar bir süre kalacak şekilde uçağın ineceğini biliyor ise; yine âlimlerin cumhûruna göre namazın uçakta kılınması câizdir. Çünkü daha önce geçtiği üzere; namazın vaktinin girmesi ile birlikte kudret nisbetinde kılınmasını vâcib kılan emir vardır. Doğru olan da budur.
Tevfîk Allah'tandır.
Cevap: Uçak havada uçarken, namaz vakti girer ve herhangi bir havaalanına inmeden namazın vaktinin geçeceğinden endişe ediliyorsa, âlimler namazın ruku', secde ve kıbleye yönelme hallerinden güç yetirildiği kadarıyla vaktinde kılınmasının farz olduğunda icmâ' etmişlerdir. Çünkü Yüce Allah: "O hâlde gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten korunup sakının." (et-Teğabun, 16) buyurmaktadır. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Size herhangi bir hususu emrettiğim takdirde onu gücünüz yettiği kadarıyla yerine getirin..." buyurmaktadır.
Eğer vakit çıkmadan uçağın ineceğini ve namazını kılmaya yetecek kadar bir sürenin kalacağını biliyorsa ya da namaz öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı birlikte cem' olunabilecek namazlardan ise ve ikincisinin vakti çıkmadan önce namazlarını edâ edecek kadar bir süre kalacak şekilde uçağın ineceğini biliyor ise; yine âlimlerin cumhûruna göre namazın uçakta kılınması câizdir. Çünkü daha önce geçtiği üzere; namazın vaktinin girmesi ile birlikte kudret nisbetinde kılınmasını vâcib kılan emir vardır. Doğru olan da budur.
Tevfîk Allah'tandır.