وادعوا لإخوانٍ لكُم قد شدّهم قيدُ العدُوِّ بِسجنِهم فتَصبَّروا إن…
<unknown>
İmam Ahmed'den nakledilir:
"Salih kimselerle beraber olmak, insanın dinine kuvvet katar ve ahlâkını güzelleştirir. Fâcir kimselerle oturmak ise kalbi karartır."
Hasan el-Basrî (rahimehullah) şöyle demiştir:
"Mümin kardeşlerle oturmak, kalbi diriltir ve hikmeti artırır."
"Salih kimselerle beraber olmak, insanın dinine kuvvet katar ve ahlâkını güzelleştirir. Fâcir kimselerle oturmak ise kalbi karartır."
Hasan el-Basrî (rahimehullah) şöyle demiştir:
"Mümin kardeşlerle oturmak, kalbi diriltir ve hikmeti artırır."
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Her kim ‘estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hûvel-Hayye’l-Kayyûme ve etûbu ileyh:
Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır.”
(Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 118; Hâkim, el-Müstedrek, I, 511. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 57)
#hadis
“Her kim ‘estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hûvel-Hayye’l-Kayyûme ve etûbu ileyh:
Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır.”
(Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 118; Hâkim, el-Müstedrek, I, 511. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 57)
#hadis
Bir kadın ne olduğunu iddia ederse etsin veya kendisini nasıl gösterirse göstersin o, dili ve üslûbuyla, kim olduğunu gösterir.
Onun ‘ne’ konuştuğuna, ‘nasıl’ konuştuğuna ve ‘niçin’ konuştuğuna bakın, o size onun kim olduğunu ispat edecektir.
Dilini korumayan, dînini de koruyamaz.
«Kim bana dili ve iffetini koruma hususunda söz verir, ben de ona Cennet sözü vereyim.» Buhârî
Onun ‘ne’ konuştuğuna, ‘nasıl’ konuştuğuna ve ‘niçin’ konuştuğuna bakın, o size onun kim olduğunu ispat edecektir.
Dilini korumayan, dînini de koruyamaz.
«Kim bana dili ve iffetini koruma hususunda söz verir, ben de ona Cennet sözü vereyim.» Buhârî
İmam Ahmed hastalandığı zaman hastalığından dolayı hiç kimseye şikâyette bulunmazdı. Kendi nefsine de şöyle telkinde bulunurdu: “Ey nefsim! Sabret ve şikâyet etme!”
Yahyâ b. Muâz şöyle demiştir:
“Sen Rabbini seviyorsan, O seni aç bırakıp üstsüz başsız hâle getirdiğinde sana düşen bu hâle sabredip bunu insanlardan gizlemeye çalışmandır. Çünkü seven sevdiğinin sıkıntılarına katlanır. Sen ise sana yapmadığı şeylerden dolayı onu (insanlara) şikâyet ettiğin hâlde nasıl olur da sevgiden söz edebilirsin?
Senin dışındakiler bunu yapsa bana göre hiç hoş olmazdı
Sen onu yapınca o şey güzel oluyor”
Yahyâ b. Muâz şöyle demiştir:
“Sen Rabbini seviyorsan, O seni aç bırakıp üstsüz başsız hâle getirdiğinde sana düşen bu hâle sabredip bunu insanlardan gizlemeye çalışmandır. Çünkü seven sevdiğinin sıkıntılarına katlanır. Sen ise sana yapmadığı şeylerden dolayı onu (insanlara) şikâyet ettiğin hâlde nasıl olur da sevgiden söz edebilirsin?
Senin dışındakiler bunu yapsa bana göre hiç hoş olmazdı
Sen onu yapınca o şey güzel oluyor”
Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in ( İbni Abbas'a Vasiyeti
İmam Ahmed b. Hanbel, Haneş es-Sananî yoluyla Abdullah b. Abbas (radıyallahu anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bir gün Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in terkisinde iken bana "Ey oğul! (veya yavrucuğum) Allah'ın seni faydalandı-racağı bazı kelimeleri sana öğreteyim mi?” diye sordu. Ben "Evet!" deyince Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Sen Allah'ı koru ki Allah da seni korusun. Allah'ı koru ki O'nu önünde bulasın. Refah zamanında Allah ile tanış ki darlık zamanında sana iyilikte bulunsun. İstediğin zaman Allah'tan iste! Yardım dilediğinde de Allah'tan dile! Bil ki olacak her şey yazılmış ve kalem kurumuştur. Eğer bütün insanlar Allah'ın senin için yazmadığı bir faydayı sana vermek için toplansalar buna güç yetiremezler. Yine sana Allah'ın senin için yazmadığı bir zararı vermeye çalışsalar buna da güç yetiremezler. Şunu da iyi bil ki! Senin hoşlanmadığın şeye sabretmende pek çok hayır vardır. Bil ki Allah'ın yardımı sabırla, kurtuluş da sıkıntılarla birliktedir. Hiç şüphesiz zorlukla birlikte kolaylık vardır.”
İmam Ahmed b. Hanbel, Haneş es-Sananî yoluyla Abdullah b. Abbas (radıyallahu anhuma)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bir gün Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in terkisinde iken bana "Ey oğul! (veya yavrucuğum) Allah'ın seni faydalandı-racağı bazı kelimeleri sana öğreteyim mi?” diye sordu. Ben "Evet!" deyince Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Sen Allah'ı koru ki Allah da seni korusun. Allah'ı koru ki O'nu önünde bulasın. Refah zamanında Allah ile tanış ki darlık zamanında sana iyilikte bulunsun. İstediğin zaman Allah'tan iste! Yardım dilediğinde de Allah'tan dile! Bil ki olacak her şey yazılmış ve kalem kurumuştur. Eğer bütün insanlar Allah'ın senin için yazmadığı bir faydayı sana vermek için toplansalar buna güç yetiremezler. Yine sana Allah'ın senin için yazmadığı bir zararı vermeye çalışsalar buna da güç yetiremezler. Şunu da iyi bil ki! Senin hoşlanmadığın şeye sabretmende pek çok hayır vardır. Bil ki Allah'ın yardımı sabırla, kurtuluş da sıkıntılarla birliktedir. Hiç şüphesiz zorlukla birlikte kolaylık vardır.”
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor. Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
'Bu Kur'ân, Allah'ın ziyafet sofrasıdır. Yiyebildiğiniz kadar onun nimetlerinden yiyiniz.
'Bu Kur'ân, Allah'ın ziyafet sofrasıdır. Yiyebildiğiniz kadar onun nimetlerinden yiyiniz.
"Eğer bir kimse amelde eksik/ihmâlkar ise, buna kefâret olması için hüzün ile imtihan olunur."
| Ömer İbnu’l Hattab رضي الله عنه
| Ömer İbnu’l Hattab رضي الله عنه
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
صلَّى اللهُ علَيهِ وسَلَّمَ. ♡
Günah işleyen kimse kendisiyle kalbi arasında, hiçbir lezzetle kıyas edilmeyecek kadar büyük soğukluk ve yalnızlık hisseder. Kişi öyle bir hale gelir ki, kalbindeki bu yalnızlığı ve soğukluğu gideremez. Elbette ki kalpteki bu soğukluğu da ancak kalbinde bir parça iman olan kişi hisseder. "Ölmüş olan kimseye yaralar hiç acı vermez"
-Bir Günahın Yetmiş Zararı, İbn Kayyım
-Bir Günahın Yetmiş Zararı, İbn Kayyım
Rasulullah ﷺ şöyle dedi:
“İyilik güzel ahlâktır. Kötülük ise vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”
“İyilik güzel ahlâktır. Kötülük ise vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”
Vaktim Yoktu Demek Aslında Önceliklerimin Arasında Değilsin Demektir Çünkü İnsan Değer Verdiği Her Şeye Ve Herkese Mutlaka Vakit Bulur.
Bugün seni yaratan Allah'a vaktin varmı?
Bugün seni yaratan Allah'a vaktin varmı?
Üzüntüler nereden gelir?
İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye der ki:
"Dertler, kederler, üzüntüler iki cihetten kaynaklanır:
Bunlardan biri, dünyaya duyulan arzu ve ona olan ilgi,
ikincisi ise sâlih amellerde ve taâtte ihmalkârlıktır."
İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye der ki:
"Dertler, kederler, üzüntüler iki cihetten kaynaklanır:
Bunlardan biri, dünyaya duyulan arzu ve ona olan ilgi,
ikincisi ise sâlih amellerde ve taâtte ihmalkârlıktır."
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Gidenler nerede kaldılar?
Özledim gülüşlerini
Bir kenti güzelleştiren
Yalnız Onlardı sanki.❤️
Özledim gülüşlerini
Bir kenti güzelleştiren
Yalnız Onlardı sanki.❤️
Nazar ve hased için rukye ayetleri hasenatofficial
<unknown>
Üzerinizde nazar olabilir bu dönemin insanları o kadar günaha batmışlar ki adeta bataklığın içine düşmüş daha sonra orada yok olup gitmiş bir hayvanın durumu gibi bu sebeple kin ve hasetleri neticesinde nazarları çok keskinleşmiştir. Zikirlerinizi asla aksatmayın buyrun iyi dinlemeler..
Hastalık tespiti
İnsanı yakalayan en kötü hastalık, hareketlerinin çirkinlik ve sapıklığını hissetme yeteneğini kaybederek, şahsı ve davranışlarıyla ilgili her şeyi güzel görmesidir. İşte asıl felaket ve insanı yok oluşa götüren uçurum budur.
Seyyid Kutup (Rahimehullah)
İnsanı yakalayan en kötü hastalık, hareketlerinin çirkinlik ve sapıklığını hissetme yeteneğini kaybederek, şahsı ve davranışlarıyla ilgili her şeyi güzel görmesidir. İşte asıl felaket ve insanı yok oluşa götüren uçurum budur.
Seyyid Kutup (Rahimehullah)