Telegram Web Link
Forwarded from multezime
“Bilmelisin ki hüzün, yolda sâlike arız olan gelip geçici bir şey olup, ne imanın makamlarından biri, ne de seyr-u sülûk yapanların ulaşmaları gereken mertebelerden biridir. Bundan dolayıdır ki kitâbının hiçbir yerinde Allahu Teâlâ onu emretmemiş, onu övmemiş ve ondan dolayı bir ecir ve mükâfat vereceğini vaat etmemiştir. Bilakis kitâbının birçok yerinde Allah-u Teâlâ onu nehyetmiştir. Örnek olarak şu âyeti kerimelere bakalım:

“(Ey mü’minler), gevşemeyin ve üzülmeyin. Eğer (gerçekten mü’min iseniz (düşmanlarınıza galip ve onlardan) çok üstünsünüzdür.” (Âl’i İmran, 139)

“…(yüz çevirmelerinden dolayı) onlara üzülme, tuzak kurdukları şeyden de sıkıntıya düşme.” (Nahl, 127)

“…Artık fasık/isyankâr olan bir topluma üzülme.” (Mâide, 26)

“…Hani arkadaşına: “Üzülme, Allah bizimle berâberdir” diyordu.” (Tevbe, 40)


Hiç şüphesiz ki hüzün, bizden defetmesini ve kaldırmasını Allah’tan istediğimiz bir belâ ve musibettir. Bundan dolayıdır ki cennet ehli şöyle diyeceklerdir:

“…Bizden üzüntüyü gideren Allah’a hamdolsun..” (Fatır, 34)

Onlar, bu belâ ve musibeti onlardan giderip, onları bundan kurtardığı için Allah’a hamdettiler…

İki Hicret Yolu; Dünya ve Ahiret Mutluluğunun Kapısı, Ibn Kayyim el-Cevziyye
3
"Allah için yorulmaktan yüz çeviren, yaratılmışlara hizmet etmenin yorgunluğuyla sınanır."

İbnu’l Kayyim
3💯1
Forwarded from diraase
Sâlihlere yakınlık sebât ve sekînet sebebidir

قال ابن القيم رحمه الله:
كنا إذا اشتد بنا الخوف، وساءت منا الظنون، وضاقت بنا الأرض، أتيناه -يعني: شيخ الإسلام ابن تيمية رحمه الله- فما هو إلا أن نراه ونسمع كلامه، فيذهب ذلك كله، وينقلب انشراحًا وقوةً ويقينًا وطمأنينة.

الوابل الصيب ١١٠/١


İbnu’l Kayyim rahimehullah dedi ki:
Biz, korkumuz şiddetlendiği, zannımız (düşüncelerimiz) kötüleşmeye başladığı ve yeryüzü bize dar geldiği zaman; ona -Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullah’a- gelirdik. Daha onu gördüğümüz ve onun kelâmını işittiğimiz an, bütün bu sıkıntılar gider, yerini bir ferahlık, bir kuvvet, bir yakîn ve bir itminân kaplardı.

el-Vâbilu’s Sayyib 1/110
6
Forwarded from Alıntılar, Notlar
İşlenen günah ve hatalar, kişinin gönlünü daraltır, onu sıkar, yükünü ağırlaştırır ve şanını alçaltır. Gönül darlığı, kişinin şanını düşürüp yükünü artırır.

Bir insanın günah işlemesi ve hataya düşmesi, ancak gönlünün genişlememesi ve içinin daralması nedeniyle gerçekleşir. İnsanın gönül darlığı arttıkça, günah işlemeye ve hata yapmaya daha çok eğilimlidir. Çünkü günah işleyen, sadece gönlünü rahatlatmak ve içinde bulunduğu sıkıntı ve darlığı başından savmak amacıyla günah işler. Oysa bu kimsenin gönlü, tevhid, iman, Allah sevgisi ve marifeti ile genişlemiş olsaydı, o kişi gönlünü günahlarla genişletmeye ihtiyaç duymazdı. Bu yüzden, Allah'ın yasaklarını işleyenlerin çoğu, kendilerini içinde bulundukları gam, keder, sıkıntı ve darlıktan kurtarmak için bu yasakları çiğnerler. Çoğu defa bu günahlarla nefsi arzu ve istekleri gerçekleşir. İşledikleri bu günahların kendilerine şifa verip iyileştirdiğini sandıkları için de onları bir alışkanlık haline getirirler. Günahkarların üstadı Ebû Nevvas, bu durumu açık bir şekilde şu dizesinde ifade eder:
Bir kadehi zevk ile içtim
Ötekiyle de şifa buldum.


O halde kul günah işleyip yükünü ağırlaştırdıkça, bu kendisine sıkıntı ve gönül darlığı verecek, adını lekeleyip şanını düşürecektir. Adının lekelenmesi ona ayrıca sıkıntı verecek, gönlünü daraltacaktır. Dolayısıyla Allah'a ve resulüne itaatten yüz çeviren, bu çirkin fiillerine devam ettiği sürece bu üç mertebe arasında gider gelir. Aynı şekilde Allah'a ve Resulü'ne itaat etmeye devam eden, kalbine tevhid ruhu, Allah ve Peygamber sevgisi dolan, gönlünü yalnız Allah'a veren, O'nun emir ve yasaklarına içtenlikle uyan kimse de bu üç mertebe arasında dolaşır durur.

Kişinin sırtındaki yük ağırlaştığında, bu, kalbin Allah'a yürümesine ve organların Allah'a itaat için hareketlenmesine engel olur. Sırtında böyle ağır yük taşıyan bir kimse, yolculuk mesafesini nasıl katedebilir? Günahların ağırlaştırdığı bir kalp, Allah'a nasıl yönelebilir? Oysa bu kimse eğer günah işlemekten vazgeçip yükünü indirirse, işte o zaman yeniden canlanır, derin bir özlemle Rabbine uçarak gider, içinde bulunduğu zorluklar kolaylığa dönüşür. Şüphe yok ki, gönül darlığı, yükün ağırlılığı ve şanın düşüşü (adın lekelenmesi) en büyük zorluklardandır. Fakat bu zorluklarla beraber onu kolaylığa dönüştürecek olan, güçlü bir Tevhid inancına sahip olmak ve Hz. Peygamber'in izinden giderek yalnız Allah'a itaat etmektir. İnşirah süresi işte bu iki temel esas ile "O halde boş kaldığında, hemen yorul! Ve yalnız Rabbine yönel" ayetleriyle son bulmaktadır. Ayette geçen ve 'Hemen yorul' olarak çevirdiğimiz 'Fe'n-sab' sözcüğü, "Kendini ibadet ve taatlere vererek, yalnız Allah'a yönelerek O'nun birliğine gönülden inanarak çalışıp yorulmak" demektir. İnsan, ne zaman bu iki temel ilkeye riayet ederse, o zaman yaptığı ibadetin derecesine göre gönlü genişler, yükü hafifler, şanı yükselir ve zorluğu kolaylığa dönüşür.

İbnu'l Kayyim, el-Kelam fi mes'eleti's-sima' , s. 401-403.
3🕊1
Forwarded from Alıntılar, Notlar
Allah'ı ve âhiret gününü isteyen bir kimsenin dosdoğru ilerleyip gitmesinde ve talebinde ancak şu iki hapis söz konusudur:

1. İsteğinde ve
2. İstenilende kalbini hapsetmesi,

- O'ndan (c.c.) başkasına iltifat etmeme yolunda kalbini hapsetmesi,
- Dilini faydasız şeylerden muhafaza etmeye dair hapsetmesi,
- Allah'ı zikretme yoluna dair hapsetmesi,
- İmanını ve marifetini artırmaya yönelik hapsetmesi,
- Günah ve şehvetlerden kendisini sakındırmaya dair hapsetmesi ve
- Farzları ve mendupları yerine getirmeye hapsetmesi...

Rabbi ile karşılaşana dek bunlardan ayrılmamalıdır. Böylelikle hapishaneden kurtulur ve en geniş olan ve en hoş olan yere gider...

Ne zaman ki kul, bu iki hapse karşı sabır gösteremezse, o zaman dünyadan çıktığı anda en kötü hapishaneye düşer. Nitekim dünyadan çıkan herkes ya hapisten kurtulur ya da hapse girer.

Başarı Allah'tandır.

| İbnu'l Kayyim
4👍1💯1
Forwarded from Nakilden Satırlar
قال الامام ‎ ابن_القيم - رحمه الله تعالى - :

"ما سُئل الربُّ شيئًا أحبَّ إليه من العافية لأنَّها كلمة جامعة للتخلص من الشر كله وأسبابه"

[ شفاء العليل (ص١١١) ]


İmam ibn Kayyım رَحِمَہُ اللّهُ şöyle demiştir:

"Rabb'den kendisine afiyetten daha sevimli bir şey istenmemiştir, çünkü o, bütün kötülüklerden ve sebeplerinden kurtulmaya yönelik kapsamlı bir sözdür."


(Şifau'l-A'lil, s, 111)
2👍1
Forwarded from Alıntılar, Notlar
Kişinin iman ve ilmini artırdığı ilim ve din kitaplarına ve Mushaf'a bakması ve onlar hakkında düşünmesi, salih olan alimlerin, ana-babanın yüzlerine bakması, dış dünyada görülen Allah'ın birlik ve hikmetini gösteren delillere bakıp ibret alması ise müstehaptır. Faydasız şeylere bakmak ise mekruhtur. Konuşulması faydasız şeyler olduğu gibi bakması faydasız olan şeyler de vardır. Faydasız şeylere bakmak kurtuluşu zor ve devası güç nice faydasız neticeler doğurmuştur. Selef, sözün lüzumsuz olanından hoşlanmadıkları gibi lüzumsuz şeylere bakmaktan da hoşlanmazlardı.

İbnu'l Kayyim
11
‏﴿وأن إلى ربك المنتهى﴾

" فليس وراءه سبحانه غاية تُطلب وليس دونه غاية إليها المنتهى. وتحت هذا سر عظيم من أسرار التوحيد، وهو: أن القلب لا يستقر ولا يطمئن ويسكن إلا بالوصول إليه، وكل ما سواه مما يُحبُّ ويُراد فمراد لغيره، وليس المراد المحبوب لذاته إلا واحد إليه المنتهى ".


"Sonunda kesinlikle Rabb'inin huzuruna varılacaktır."
[Necm:42]

"Allah'ın ötesinde arzulanılacak bir gaye yoktur. O'nun dışında varılacak bir son yoktur.
Bunun altında tevhidin büyük bir sırrı yatmaktadır. Şöyle ki; kalp, ancak Allah'a ulaşınca sükûna erer, huzur bulur ve sakinleşir. O'nun dışında sevilen ve arzulanan bütün varlıklar, O'nun rızası dışındaki gayelerdir. Zâtı sevilmesi hedeflenen ancak bir varlık vardır. O da dönüş kendisine olandır."

ابن القيم
5
Forwarded from diraase
İnsanlara iyilik yapmaktan kaçma

أنفع الناس لك رجل مكنك من نفسه حتى تزرع فيه خيرا أو تصنع إليه معروفا؛ فإنه نعم العون لك على منفعتك وكمالك؛ فانتفاعك به في الحقيقة مثل انتفاعه بك أو أكثر.

ابن القيم | الفوائد ص٢٧٩


Senin için insanların en faydalısı, kendisine iyilik yapman veya kendisinde bir hayr tohumu ekmen için sana imkân sağlayan kişidir. O kişi, menfaatin ve kemâle ermen için sana ne güzel bir yardımcıdır. Senin ondan menfaatin (faydalanman) aslında onun senden menfaatiyle aynı, belki de daha fazladır.

İbnu’l Kayyim | el-Fevâid s. 279


İmâmın bu sözü şu hadîsi hatırlatmakta:
“İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olanıdır.”
4👍1
İbn Kayyim el-Cevziyye (rahimehullah):
‏"إذا استغنى الناس بالدنيا فاستغن أنت بالله، وإذا فرحوا بالدنيا فافرح أنت بالله، وإذا أنسوا بأحبابهم فاجعل أنسك بالله، وإذا تعرفوا إلى ملوكهم وكبرائهم وتقربوا إليهم لينالوا بهم العزة والرفعة، فتعرّف أنت إلى الله وتودد إليه تنل بذلك غاية العز والرفعة."
"İnsanlar dünyayla yetinirse, sen Allah’la yetin. Onlar dünya ile sevinirse, sen Allah ile sevin. İnsanlar sevdikleriyle ünsiyet kurarsa, sen Allah ile ünsiyet kur. İnsanlar izzet ve yücelik kazanmak için krallarına ve büyüklerine yakınlaşmaya çalışırsa, sen Allah’a yakınlaş ve O’na sevgiyle yönel; işte böylece izzetin ve yüceliğin zirvesine ulaşırsın."
📋 [مدارج السالكين]
3👍1
İbn Kayyim el-Cevziyye şöyle demiştir:
“Şaşırtıcı olan şudur ki: İnsanlar haram yemekten, zulümden, zinadan, hırsızlıktan, içkiden ve harama bakmaktan kaçınmak için büyük çaba harcarlar. Ancak dillerini kontrol etmekte zorlanırlar! Öyle ki, dindarlığı ve zühdü ile tanınan bazı kimselerin Allah’ın gazabını çekecek sözler söylediklerini görürsün. Bunun ne kadar büyük bir günah olduğunu umursamazlar. Oysa bu tek bir söz bile insanı doğu ile batı arasındaki mesafe kadar cehenneme yaklaştırabilir. Birçok insan, büyük günahlardan sakınırken, diliyle hem yaşayanların hem de ölülerin şerefini ayaklar altına alır ve söylediği sözler hakkında hiç düşünmez.”
31👍1
İbnu’l Kayyım rahimehullah dedi ki:

“Günahkâr kişi, nimetlerin her çeşidine erişmiş olsa bile, onun kalbinde kalbini parçalayan bir yalnızlık, zayıflık ve içini yakan bir keder vardır.”

[ed-Dâu ve’d-Devâ 1/120]
1🕊1💯1
“İstenecek en güzel şey..”

Allah'tan istenecek en güzel şey, O'nun sevgisi, O'nu sevenin sevgisi ve O'nun sevgisine yaklaştıracak amelin sevgisidir. Bunu isteyen kişi şöyle demelidir:

• Allah'ım, Senden Seni sevmeyi, Seni seveni sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak ameli sevmeyi istiyorum. Sevdiğim şeylerden bana verdiklerini, senin sevgine ulaştıracak ameller yapma hususunda bana kuvvet veren şeyler kıl. Sevdiğim şeyleri vermemeni ise sevdiğin şeylere yönelmem için bir fırsat kıl.

• Allah'ım, Seni sevmeyi, bana ailemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl. Allah'ım, beni kendine, meleklerine, nebilerine, rasullerine ve salih kullarına sevdir. Beni de Seni seven, meleklerini, nebilerini, rasullerini ve salih kullarını seven kişilerden kıl.

• Allah'ım, kalbimi sevginle dirilt ve beni seveceğin biri kıl. Allah'ım, beni o hâle ulaştır ki tüm kalbimle Seni seveyim, tüm gayretimi Senin rızanı kazanmaya adayayım. Allah'ım, bütün sevgimi Sana, bütün gayretimi Senin rızana yönelt.

İbnu'l Kayyım rahimehullah, Allah Sevgisi
3🕊1
Forwarded from Islamic world
3 kapı vardır ki Şeytan bu kapılardan girerek kula yanaşır.

⚪️ Gaflet'te olmak
⚪️ Şehvet
⚪️ Öfke

ابن القيم رحمه الله
GÜNAHIN NETİCELERİ

"Günah işleyen insanın başarısı azalır, kötü görüşlü olur, hakkı gizler, kalbi bozulur, zikrin şuurunda olmaz. Vakti zayi eder, halk ondan nefret eder, kul ile Rabbi arasında yabancılaşma baş gösterir, duasına karşılık verilmez, kalbi katılaşır, rızıkta ve ömürde bereket gider. İlimden mahrum olur, zillet elbisesi giyer, düşmanın pençesine düşer, içi daralır, kalbini ifsat eden ve vaktini öldüren arkadaşlara müptela olur, daimi sıkıntı ve tasa duyar, geçim sıkıntısı görür, üzgün olur. Ekinlerin sudan, yanma ve sıcaklığın da ateşten meydana gelmesi gibi, o kimsede, Allah'ı (c.c.) zikretmekten gafillik ve asi olma durumu meydana gelir. İşte bunların zıtlarıyla da itaat meydana gelir."

Fevaid İbn Kayyim Rahimehullah
4
Forwarded from Tilavet
قال ابن القيّم: فآيات القرآن تحيي القلوب كما تحيا الأرض بالماء.
|مفتاح دار السعادة

İbn Kayyim Rahimehullah dedi ki:

"Arzın suyla can bulduğu gibi, kalpler de Kur’ân’ın âyetleri ile can bulup hayâta tutunur."

|Miftâhu Dari’s Saâdeh
6🕊2
Forwarded from diraase
والله للذة العفة أعظم من لذة الذنب. ولا ريب أن النفس إذا خالفت هواها أعقبها ذلك فرحًا وسرورًا ولذةً أكمل من لذة موافقة الهوى بما لا نسبة بينهما، وهاهنا يمتاز العقل من الهوى.

ابن القيم | روضة المحبين ١٠٣/١


Vallahi, yemin olsun ki iffetin lezzeti, günahın lezzetinden daha büyüktür. Hiç şüphe yok ki, eğer nefis ihtiraslarına karşı gelirse, bu, birbiriyle asla kıyaslanamayacak bir şekilde, onun ihtiraslarına uymanın verdiğinden daha eksiksiz bir mutluluk, sevinç ve lezzeti mirâs bırakır. İşte bu, aklın, hevâdan ayrıldığı noktadır.

İbnu’l Kayyim | Ravdatu’l Muhibbîn 1/103
5
Forwarded from Alıntılar, Notlar
Düşündüğümde gördüm ki; keder ve sıkıntıların sebepleri Allah’tan uzaklaşmak ve dünyaya yönelmektir. Çünkü dünya nimetlerini kaçıran kişi üzüntüye kapılır. Ancak bir kimseyi Allah ﷻ marifet ile rızıklandırdıysa o kişi rahatlık içinde yaşar.

İbnu'l Kayyim
2
Forwarded from Alıntılar, Notlar
Kul bir süre kendini ibadete zorladıktan sonra ona alışır, sever ve onu başka şeylere tercih eder. Sonunda Allah rahmetiyle ona melekler gönderir. Melekler onu tâate dürtükler, teşvik eder, yattığı ve oturduğu yerden kaldırıp ibadete yöneltirler.

Masiyet ehli kimse de günahlara alışır, kalbi onlara ısınır. Sonunda Allah ona, sürekli günaha dürtükleyici şeytanlar gönderir.

- İbnu'l Kayyim rahimehullah
5
Forwarded from Nadide Eserler
İmam İbnu'l Kayyim (Allah ona rahmet etsin) şöyle demektedir:

"Böylesi bir kimse hangi dine mensuptur ve onda hangi hayır bulunur ki, Allah’ın haramlarının çiğnenmesine, hudutlarının ihlal edilmesine, dininin terk edilmesine ve Rasulullah’ın (Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun) sünnetine sırt çevrilmesine şahit olduğu hâlde kalbi duyarsız, dili suskun kalır?! Hakkı konuşmaktan çekinen dilsiz şeytan ne ise, batılı haykıran da ancak konuşan bir şeytandır!
İçlerinden en iyisi dahi ancak üzüntüyle iç çeker ve hayıflanır. Ancak eğer makamına veya malına dokunan en küçük bir zarar söz konusu olursa, hemen harekete geçer; var gücüyle çalışır, elindekini feda eder ve gayret gösterir. O vakit, elinden geldiğince inkârın üç mertebesini –eliyle, diliyle ve kalbiyle– yerine getirmek için çaba sarf eder.
Fakat bu kimseler, Allah katında değerlerini yitirmiş, O’nun gazabına uğramışlardır. Bununla birlikte, dünyada da en büyük musibet ile imtihan edilmişlerdir; fakat kendileri bunun farkında bile değildirler. O musibet ise kalplerinin ölümüdür!
Çünkü kalp ne kadar canlı ve diri olursa, onun Allah ve Rasulü (Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun) için duyduğu öfke o kadar güçlü, dini uğrunda gösterdiği mücadele de o kadar kamil olur."

İ‘lâmü’l-Muvakkıîn, 1/372
👍31
2025/10/22 03:42:45
Back to Top
HTML Embed Code: